Samsun'da iki kamu hastanesi arasında yaşanan bir olay, hasta yakınlarının 'yüreğini ağzına getirdi'..
Ne yapacaklarını şaşırdılar..
Çünkü hastalarını bir gün önce rahatsızlığı nedeniyle 'bıraktıkları hastaneye' bir gün sonra gittiler, kimse hastanın nerede olduğunu bilmiyordu..
Aradılar, taradılar. Hasta yoktu.
Oysa 'çok önemli bir ayrıntı vardı'..
HASTA ENGELLİYDİ..
Kendi başına hareket etmesi mümkün değildi. Ve bu çocukluğundan beri yaşadığı bir durumdu..
Ve tam 54 yaşındaydı..
Her ihtiyacı yakınları tarafından görülüyordu.
Aramanız gerekirse diye 'telefon numarası da bırakmışlardı, ilgililere'..
Peki hasta neredeydi?..
Kat görevlileri, hasta kabul hepsi şaşkındı.. Herkes birbirine bu soruyu soruyordu..
Sonunda 'hasta yakınları ortalığı aya kaldırınca' olaya hastanenin müdür yardımcısı da dahil oldu..
Elbette, hastanedeki tüm ilgili birimlerde..
Ve olayın olmazsa olmazı 'basın da oradaydı'..
Çünkü, hasta yakınları bir saati bulan bir çabaya rağmen hastayı bulamayınca, çaresiz kalıp, basını da konudan haberdar etmişti..
Adeta film gibi 'hastanede hasta kayıp' olayının senaryosundan; olayın bütün tarafları bir aradaydı..
Tek eksik 'hastaydı'..
Yani 'yatalak hasta konumundaki M.Ö (54)..
İşte 'bir kamu hastanesinde' yaşanan 'kayıp hasta' hikayesi ve 'aileye buruk sevinç yaşatan' bulunma serüveni..
Anne N.Ö., bir bebek gibi bakmıştı; yavrusuna yıllarca..
Çocuk felci geçirdiği için hiç yürüyemedi..
O, evin gözbebeği oldu. 54 yaşındaydı ama kardeşleri, abileri, annesi, babası, yeğenleri için hep bakıma muhtaç 'canlarıydı'..
'Her ihtiyaçlarına koştular'.. Gözleri her zaman üzerlerinde oldu..
O da o ilgiyi seviyordu aslında.. Hastaneye yatırıldığında 'ilk kez ayrı kalmanın burukluğu çöktü hepsinin üzerine'..
Bir an olsun yalnız bırakmadılar..
Bir kaç gün önce özel bir hastanede tedavisi sürerken, her zaman yanında aileden birinin yanında kalmasına özen gösterildi..
Ta ki; önceki geceye kadar..
Samsun Göğüs Hastalıkları Hastanesi'ne solunum yetmezliği sebebiyle aniden yatırıldı..
Kamu hastanesi olduğu için 'refakatçi sorunu' olunca, "Sorun olursa ararsınız' diyerek telefon numaralarını bırakıp, sabah geliriz diye hastaneden ayrıldılar..
İlk kez yalnız kalıyordu M.Ö.
Herkesin aklı da hastanedeydi..
Ziyaret saati öğleyin olduğu için gittiler hastaneye..
Hastalarını yatırdıkları yerde yoktu... Önce içlerine bir korku düştü..
Hemen kat sorumlularına ve diğer ilgililere sordular..
Bilmiyoruz, dediler. Hastane içinde aramaya başladılar. Ama kendi başına hareket etmesi mümkün olmayan hastaları M.Ö. yoktu..
Endişe yerini korkuya bıraktı. Acaba bir şey mi oldu demeye başladılar..
Nasıl oluyor anlaşılması zor ama 'biz de böyle bir hasta yok' diyordu ilgililer..
Sesler yükselmeye başladı.. Tepkiler de artmaya..
Gözü yaşlı annesi N.Ö. 'Ben ona bebeğim gibi baktım, nerede yavrum diye' gözyaşı dökmeye başladı.
O sırada sesleri duyan müdür yardımcısı olaya müdahil oldu..
O da aramaya ve aratmaya başladı. İlk bulgular şaşırtıcıydı, hasta yoktu..
Buruk ama sevindirici haber az sonra geldi. Müdür Yardımcısı olayı çözmüştü..
M.Ö., ailesi ve yakınlarına 'telefon numarası bırakmalarına' rağmen Samsun Eğitim Araştırma Hastanesi'ne sevk edilmişti..
Hastane Yönetimi, böbrek fonksiyonlarındaki rahatsızlık sebebiyle acil olarak naklettiklerini açıkladılar ama 'Size haber vermeliydik' diyerek te, hataları olduğunu kabul ettiler..
Aile sevinçli ama aynı zamanda üzgündü..
Çünkü M.Ö.'nün 'bir başına' nakledilmesine, yanında refakatçi olarak gidememelerine 'tepkiliydi'..
Gözlerinden bile sakındıkları 'canları' şimdi başka hastanedeydi...
Hepsi birlikte oraya koştular..
Sarılıp, kokladılar elbette.. Üzüntüleri sevince dönüştü..
Ama 'canları yansa da' bir kamu hastanesinde yaşanan 'çok önemli bir sorunu da' gözler önüne serip, kamuoyunun gündemine getirmiş oldular..
Aslında, hasta kayıp değildi, ama 'iletişim eksikliği, çok eski yıllarda kalmış kamu çalışanı düşüncesi, günümüz şartlarında 'özel veya kamu' arasında yaşanan hizmet rekabetini' göremeyen ilgililer, ne yazık ki, bu trajikomik hikayesinin senaryosunu hazırladılar..
Hizmetin sadece 'hasta ile ilgili kısmını' yaparken, hasta yakını psikolojisini belki de farkında olmadan görmezlikten geldiler.
Oysa 'kamuoyuna hizmet artık, bir bütünlük arz ediyor'..
Hem hastaya, hem de hasta yakınına..
Hastayı iyileştireyim derken, yakınlarını 'hasta etmek' işte böylesi bir şey olsa gerek..
Herkese geçmiş olsun..
Yaşanan bu olay ile ilgili yetkililer, sanırım gereğini yapacaktır.. Özellikle kamu hastanelerinde sıkça yaşanan 'sağlıkçı, hasta yakını arasında yaşanan olaylar' açısından da 'önemli bir durumdur'..